Erken Modern
dönem [değiştir] Osmanlı
dönemi [değiştir]Ana madde: Türkiye'deki
Yahudilerin tarihiYahudiler, (bugün kabaca modern Türkiye'nin bulunduğu, ancak coğrafi
olarak Anadolu adı verilen) Küçük Asya'da 2.400 yıldan uzun bir süre
boyunca yaşamıştır. Başlangıçta, Helenistik dönemde yaşadıkları refah
Hıristiyan Bizans altında ortadan kalkmış, ancak hakimiyeti ve sonunda
da şehrin kendisini Konstantinopolis'in elinden alan çeşitli Müslüman
devletler içinde tekrar gelmiştir.
Osmanlı döneminin büyük bölümünde,
Türkiye zulümden kaçan Yahudiler için güven içinde yaşayabilecekleri bir yer
olmuştur. Bugün de halen toplam nüfusu 22.000'i bulan küçük bir Yahudi
cemaati burada yaşamaya devam etmektedir.
Levant'ın Müslümanların hakimiyeti altına girdiği Yarmuk Savaşı
sırasında, Hayfa, Şehem, El Halil, Ramla, Gazze, Kudüs ve kuzeydeki
birçok şehirde otuz Yahudi cemaati vardı. Safed Yahudilerin ruhani
merkezi haline gelirken
Şulhan
Aruh'un yanı sıra, birçok
Kabbala metni de burada derlenmiştir. İlk İbrani
matbaası ve Batı Asya'daki ilk baskı 1577
yılında faaliyete geçmiştir.
Yahudilerin dönem dönem kültürel ve ekonomik refah yaşadıkları, ancak
kimi zamanlar da genel bir baskı altına girdikleri durum G.E. von
Grunebaum tarafından şu şekilde özetlenmiştir:
"İslam topraklarında yüksek mevkilere gelmiş, güç sahibi olmuş,
önemli mali nüfuz elde etmiş, kayda değer ve kabul gören entellektüel
başarılar kaydetmiş çok sayıdaki Yahudi tebanın veya vatandaşın
isimlerini sıralamak işten bile değildir; aynı durum Hıristiyanlar için
de geçerlidir. Ancak, baskıların, keyfi müsaderelerin, din değiştirmeye
zorlama teşebbüslerinin veya pogromların uzun bir listesini yapmak da
aynı şekilde zor olmayacaktır." [16]
Tarihçi Martin Gilbert Müslüman ülkelerdeki Yahudilerin durumunun 19.
yüzyılda kötüleştiğini yazar.
1828'de, Bağdat'ta Yahudileri hedef alan bir katliam yaşanmıştır.
[17] 1839'da,
İran'ın
doğusundaki
Meşed şehrinde, bir
güruh Yahudi Mahallesi'ne dalmış, sinagogu yakarak Tora tomarlarını yok
etmiştir. Yahudilerin katli ancak zorla din değiştirmeleri sayesinde
önlenebilmiştir.
[18] 1867'de
Barfuruş'da bir
başka katliam yaşanmıştır.
[17]1840 yılında,
Şam'daki Yahudiler bir Hıristiyan keşiş ile Müslüman
uşağını öldürüp
Hamursuz Bayramı'nda pişirdikleri
ekmeklerde kanlarını kullanmakla suçlandılar. Bir Yahudi berbere,
"suçunu itiraf edene" kadar işkence edilirken, iki Yahudi daha işkence
altında hayatını kaybetmiştir. Bir üçüncüsü ise Müslümanlığa geçerek
hayatını kurtardı. 1860'lar boyunca, Libya Yahudileri, Gilbert'in tabiri
ile, cezai vergiye maruz kalmışlardır. 1864 yılında, Fas'ın
Marakeş ve
Fez şehirlerinde 500 civarında Yahudi
öldürülmüştür. 1869 yılında, Tunus'da 18 Yahudi öldürülürken
Jerba Adası'nda
da Araplardan oluşan kalabalık Yahudi ev ve dükkanlarını yağmalayarak
sinagogları yakmıştır. 1875 yılında, Fas'ın
Demnat şehrinde 20
Yahudi öldürülürken, ülkedeki diğer şehirlerde de çok sayıda Yahudi
sokak ortasında saldırıya uğramış ve öldürülmüştür. 1891 yılında,
Kudüs'ün Müslüman liderleri Osmanlı yetkililerinden
Rusya'dan
gelen Yahudilerin bölgeye girmesinin yasaklanmasını talep etmiştir. 1897
yılında,
Trablusgarp'ta sinagoglar basılarak Yahudiler
katledilmiştir.
[18]Benny Moris, Yahudilerin maruz kaldıkları aşağılanmanın
sembollerinden birinin de Yahudilerin Müslüman çocuklar tarafından
taşlanması olduğunu yazar. Morris, bir 19. yüzyıl seyyahından şu
alıntıyı yapar: "Altı yaşında küçük bir çocuğun üç-dört yaşlarında
birkaç şişman ufaklığa bir Yahudiye nasıl taş atmaları gerektiğini
öğretişine şahit oldum. Veletlerden biri büyük bir serinkanlılıkla
paytak paytak adamın yanına yürüdü ve Yahudi olduğunu gösteren
gabardinine tükürdü. Yahudinin tüm bunlara boyun eğmesi gerekiyordu; bir
Müslüman'a tokat atmanın bedelini hayatı ile ödeyebilirdi."
[17]Mark Cohen'e göre,
The Oxford Handbook of Jewish Studies'de,
çoğu uzman modern dünyadaki Arap
Antisemitizmi'nin
on dokuzuncu yüzyılda,
Yahudi ve
Arap
milliyetçiliklerinin çatışması sonucunda ortaya çıktığını ve Arap
dünyasına öncelikle milliyetçi bir düşünce yapısına sahip Hıristiyan
Araplar tarafından sokulduğu (ve ancak daha sonra "İslamlaştığı")
sonucuna varmaktadır.
[19]